Page 48 - Çalıkuşu Ocak 2023
P. 48

sonra barış yapmak için beni kullandı. Çok saçmaydı ama ben
                                                   olmazsam birbirlerine güvenmezlermiş. Yeri geldi haberleşme
                                                   aracı olarak kullanıldım. Taşıdığım mesajların ne kadar önemli
                                                   olduğunu ortamdaki heyecandan ve telaştan anlayabiliyordum.
                                                   At üstünde günlerce yolculuk yaptığımı bilirim. Şimdi günü-
                                                   müze baktığımda artık bu sizin için çok basit hale gelmiş. Taş
                                                   tabletlerden elektronik tabletlere geçiş. Bu teknolojik gelişimde
                                                   benim de büyük katkım olduğunu unutmazsanız sevinirim. Yal-
                                                   nız sizden bir ricam olacak. Lütfen mesajlarınızda beni kısaltma
                                                   olarak kullanmaktan vazgeçin. Bunu gördükçe sanki geçmişte
                                                   bana daha fazla saygı duyulduğu hissine kapılıyorum. Yazılan o
                                                   kısaltılmış mesajlarda bazen ben bile kendimi anlayamıyorum,
                                                   karşı taraf nasıl anlasın? Ayrıca benim size de çok yardımım do-
                                                   kundu. Çok uzak değil daha 20-25 yıl önce teknoloji henüz bu
                                                   kadar gelişmemişken, sevdiğinizle yüz yüze konuşmaya cesaret
                                                   edememiştiniz de, duygularınızı itiraf etmek için beni kullan-
                                                   mıştınız. Bakın şimdi bile yüzünüzde tebessüm oluştu. Hatırlı-
                                                   yorum üstüme parfüm sıkan da vardı, gül yaprakları döken de.
                                                   Mis gibi kokmuştum.
                                                     Yeri geldi fermanlara, yeri geldi haritalara, yeri geldi bilim-
                                                   sel çalışmalara hatta yeri geldi gökten indirilip kutsal kitaplara
                                                   döküldüm. Amacım yine aynıydı. Ben yol göstericiydim. Kitap
                                                   demişken, beni adeta kalemle dans ettiren, hepinizin tanıdığı
        şairler ve yazarlar yetiştirdim. İtiraf etmeliyim ki, burada yetenek benden ziyade onlardaydı. Çünkü beni nasıl
        kullanacaklarını çok iyi öğrenmişlerdi. Onlar tüm hislerini, acılarını, mutluluklarını, öfkelerini, hüzünlerini,
        aşklarını, kırgınlıklarını yani tüm duygularını benim aracılığımla, özgürce ilmek ilmek işlemişlerdi. Adeta
        birbirimize psikoterapi uygulardık. Aslında benim de gelmek istediğim yer burasıydı. Siz Türk toplumunun
        geçmişte çok büyük sıkıntılar çektiğini biliyorum. Milli şairiniz İstiklal Marşı’nı, milli kahramanınız da il, il
        gezerek kongre kararlarını kaleme aldıklarında oradaydım. Sevr denen saçma bir kağıt parçasına dökülürken
        kendimden utandım ama oradaydım. O zor dönemlerde Yeni Türk alfabesine geçtiğinizde ben yine oraday-
        dım. Şairleriniz ve yazarlarınız durumun vahametinden o kadar etkilenmişlerdi ki, ruhlarındaki ızdırabı
        benim aracılığımla dindirebildiler. Çünkü ben ilaçtım. Hızla halkınızın da içinde yayılmalıydım ki herkese
        ilaç olmalıydım ve öyle de oldum. Bugüne baktığımda beni tanımayan yok gibi. Okullarda minicik parmak-
        larla defter satırlarına ilk çizildiğimde, belki ilk çivi halime benzeyebilirim ama ben kendimi hiç bu kadar
        tatlı ve sevimli görmedim. Bir serçe narinliğinde ağızlarından ses olarak ilk çıktığımda, kendimi hiç bu kadar
        güçlü hissetmedim. Yıllardır okuma seferberliği ile küçük büyük herkese ulaşmaya çalıştım. Ama artık bir
        adım daha ileri gitme vaktidir. Artık yazı seferberliği vakti gelmiştir. Tekirdağ’dan tüm ulusa sesleniyorum.
        “YAZIN!!!” İçinizden ne geliyorsa yazın. Parmaklara dokunmadan yalnızlığa terkedilmiş kalem kalmasın.
        Kağıtlar kış mevsiminden bahara dönsün. İçinizdeki ve ruhunuzdaki kıvılcımı, ister şiirle, ister romanla,
        isterse de bir satır yazıyla aleve dönüştürün. Unutmayın ben ilacım, ben terapiyim, ben size yol gösteren
        ışığım. Sevincinizi de, hüznünüzü de kağıtlara döktüğünüzde zamanla nasıl rahatladığınızı göreceksiniz.
        Ben yapamam, beceremem demeyin. Korkularınızı ve çekingenliğinizi atın bir kenara. Sizin okumak isteyip
        de bulamadığınız o kitaplar damarlarınızda akıyor. Kendinize öyle bir dünya yaratın ki, söylemek isteyip de
        söyleyemediklerinizi kalemle haykırın. Yazılarınızı başkaları okuyup beğensin diye değil önce kendiniz için
        yazın. Tüm ulus yazı yazmaya başladığında, her alanda toplumun nasıl ilerlediğini ve geliştiğini göreceksiniz.
        Buna inanın. Ben bu topraklarda doğduysam beni yüceltmek de sizin göreviniz. Unutmayın söz uçar, ben
        kalırım. Benim adım YAZI. Tarihin de başlangıcı benim, medeniyetin de.



                                                                                         Hüseyin DELİCE
                                                                                  Çorlu Vali Şenol Engin İlkokulu
                                                                                          Sınıf Öğretmeni


                                                           46
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53