Page 47 - Çalıkuşu Ocak 2023
P. 47
BAŞLANGIÇ
Size biraz kendimden bahsetsem benim kim olduğu-
mu bulabilir misiniz? Gerçi artık bulmanız kısa sürebilir
ama hatırlıyorum da siz insan ırkının geçmişte beni
bulması çok uzun zaman almıştı. Çok bekledim sizi.
Eminim şimdi birkaç dakika içinde kendimi ele veririm.
Çünkü artık her yerdeyim. İçinizdeyim, ruhunuzdayım,
zihninizdeyim, bilincinizde hatta bilinçaltınızdayım.
Lütfen yaşımı hiç sormayın. Biraz yaş aldığım doğ-
rudur. Ama ben yıllandıkça güzelleştim, geliştim, ta-
nındım. Yaşım yaklaşık 5500 civarında. Hiç o kadar
göstermiyorum değil mi? Yaşımdan dahi benim kim ol-
duğumu tahmin edenleri görüyorum. Aslında çok daha
erken bulunabilirdim hatta çok yaklaşanlar da oldu. Yeri
geldi taşlara, yeri geldi duvarlara, topraklara, yapraklara,
derilere, ağaçlara beni sembollerle, şekillerle resmettiler.
Hatta bir keresinde beni su üzerinde deneyenler oldu
ama o kadar da değil. Ben orada tutunamam ki.
Nerede doğduğumdan da bahsedeyim mi biraz? Tam
da sizin ayak bastığınız topraklar üzerinde doğdum.
Sanırım siz oraya Mezopotamya toprakları diyorsunuz.
Beni bulan uygarlık nasıl değerli bir iş yaptığının farkın-
da değildi. Siz bilmezsiniz o zamanlar yoktunuz, her şey o kadar kısıtlıydı ki bugünle asla mukayese edilemez.
İlk doğduğum zamanlarda çok çirkinmişim, öyle diyorlar. Bu çirkinliğimden dolayı bana çivi adını taktılar.
Gerçi ben bu ismi daha sonra çok değiştirdim. Aaa! İpucu mu verdim yoksa? Evet, çoğu kişi artık beni buldu.
Ama ben anlatmaya devam edeyim. Merak etmeyin 5500 yıllık geçmişimi anlatmayacağım. Buna ne tablet,
ne papirüs ne de kağıt yeter. Evet, doğduğumda çirkinmişim ama en değerli halimmiş. Çünkü ben doğdu-
ğumda her şey yeniden başlamış.
Bir süre sonra beni her yerde kullanmaya başladılar. Artık tanınmaya başlamıştım. Farklı şekil ve sem-
bollerimi bir araya getirip adıma da alfabe dediler. Dünyanın farklı yerlerinde, farklı uygarlıklarda değişik
isimlerle çoğalmaya başladım. Günü geldi siz Türklerle de tanıştım elbet. Hatta siz bana öyle makyajlar yap-
tınız, öyle güzelleştirdiniz ki ben bile gözlerime inanamadım. Siz buna hat sanatı dediniz. Beni cami duvar-
larına, tablolara, yaptığınız eserlerin üzerine o kadar ihtişamlı çizdiniz ki bana bakıp da okuyamasalar bile
güzelliğimden etkilendiler. Size ait ilk kaynaklarımın 8.yüzyıldan kalma Orhun Yazıtları olduğunu hepiniz
bilirsiniz. Ama eğer böyle biliyorsanız yanılıyorsunuz. Duymadınız mı, daha birkaç hafta önce daha eskiye
dayanan, İlteriş Kağan’a ait olduğu tahmin
edilen yazılı örneklerimi buldunuz. Size bir
sır vereyim mi? Ben siz Türklerle çok daha
önce tanıştım. Bence biraz daha ararsanız
onları da bulacaksınız.
Yıllar geçtikçe daha da ünlenmeye baş-
ladım. Adım ve şanım herkesin dilindeydi
artık. Kağıt üzerindeki şekillerime seslerle
karşılık verdiniz. Buna da okuma dediniz.
Farklı toplumlarda, farklı şekil ve seslendir-
melerle tanınsam da amacım hep aynıydı.
Ben ışıktım, ben aydınlıktım. Geçmişte o ka-
dar çok farklı yerlerde kullanıldım ki, hangi
birinden bahsedeyim size? Yeri geldi birçok
devlet, sebebini hiç anlayamadığım olay-
lar yüzünden birbirine savaş ilan ettikten
45