Page 71 - SAYFALAR-1-İNDEX-CONVERT.cdr
P. 71

Bu  açıdan  medeniyetimiz  daha  «mektepte»dir.  Zira        Eski medeniyetimizin temelini din ve din birliği teşkil eder.
         medeniyetimiz  köklü  değişmeler  geçirmektedir.  Taklid  safhasını   Yahya Kemal, İslamiyet’i milliyetin unsurlarından biri olarak kabul eder.
         geçebilmemiz, ancak yeni medeniyeti hazmetmekle mümkündür. Bu   Müslüman  olan  bir  kavmin  kendi  milliyetini  unutmasının
         tekâmülde yalnız fen ve teknik kifayet etmeyip, zevk, düşünüş ve ahlak   gerekmediğine inanır. Ona göre İslamiyet, Türk tarihinin en büyük
         gibi yeni unsurların da benimsenmesi gerekmektedir.           vakıası  olup,  Türk  kültürünün  çeşitli  unsurlarıyla  karışmış  millî  bir
                 Pek çok kimse Batı kültürünün kültürümüz üzerindeki bu kesif   dindir.
         tesirinin devamı sırasında, bir aksülamel olarak, bize dönmeyi, bizim      Geniş  bir  coğrafyayı  içine  alan  “Süleymaniye’de  Bayram
         olanın  dışındakileri,  yani  Batı’yı  tamamen  reddetmek  manasında   Sabahı”  şiirinde Türk Milleti’nin eser bırakmış olduğu her yeri zikreder.
         anlamıştır. Bu tutuma karşı çıkan Yahya Kemal, böyle bir davranışın   Bunun sebebi, o yerlerde hala yaşamakta olan kültürümüzdür. Bu birlik
         yanlış olduğunu ve zaten bu asırda hiçbir milletin diğer milletlerin “fikir   devam  ettikçe,  o  yerler  bizim  medeniyet  dairemiz  içinde  kaldıkça
         ve  hareket  havalarından  uzaklaşmasının  mümkün  olamayacağını”   siyasi sınırların pek fazla önemi yoktur. Kültür birliği, vatanın en esaslı
         ifade eder.     Kendimize ve kendiliklerimize dönmeyi böyle red ve   unsurlarından birini teşkil eder:
         taassub çerçevesinde değil, Batı’yı ve kendimizi olduğu gibi görerek
         gerçekleştirmeyi tavsiye eder.                                       “Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.”
                 Kendimiz  kalarak  Batı  medeniyeti  dairesindeki  yerimizi
         almamızı ister. Bir vakitler, İslam kültürü içinde Arab ve Acem’den      mısrası bu duygu ve düşüncenin ifadesidir. Bayram sabahı
         nasıl farklı olabilmişsek yine bu yeni kültür dairesinde de bize has bir   atılan  toplarla  şehirler  birbirlerine  seslenmekte  ve  geçen  asırlara
         kültür ve medeniyet yaratabileceğimiz inancındadır. O, batılılaşma   rağmen hâlâ nasıl bir manevi birliği sürdürdüklerini ilan etmektedirler:
         yolunda eskiyi reddedenlere de karşı çıkar, eskisi olmayan yeniyi kabul
         etmez. İstikbal, ancak mâzî varsa mevcuttur. Her şeyin kökü mâzîdedir                 “Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
         ve   mâzî   mutlaka hâl-i hazırın geleceğe uzantısıdır.     Bu gün, eski                   Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.”
         kültürümüzden kopmuş olmamız üzücü bir gerçektir. Onun,
                                                                              Bu sesleniş, kültür birliği devam eden şehirlerin adeta, şanlı
                 “Kopmuşuz bizler o öz varlık olan manzaradan.”        mazimizden  açtığı  birer  altın  sahife,  geleceğe  ümitle  bakmamızı
                                                                       sağlayan en kuvvetli hitabedir.
                 mısrasında ifade ettiği bu kopuş, arkasından milletçe duçar
         olduğumuz bir hastalığı, bir şahsiyet kaybını, «köksüzlük»ü getirmiştir.











































                                                                                                                      eğitim  71
   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76